22 Şubat 2011 Salı

TANRI KUTSAL KİTAP'LA İNSANLIĞA NE MESAJ VERDİ?


Yaratılış 1:1 Başlangıçta Tanrı.....
Başlangıçta Tanrı...Başlangıçta Tanrı....
Bu gerçeği okumak, düşünmek, tekrar etmek çok güçlü ve etkilidir. Kutsal Kitap’ın ilk başındaki söz, ilk ayet budur.
Her şeyin başlangıcından önce Tanrı vardı. Daha hiç bir şey ortada yokken Tanrı vardı. Denizler, Gökyüzü, hayvanlar, insan yokken Tanrı vardı. Her şeyin başında olan O’ydu.

Demiyor ki;
başlangıçta para vardı,
başlangıçta diplomalar vardı,
başlangıçta çok çalışma vardı...
başlangıçta insan vardı....

Başlangıçta TANRI vardı!

Eğer yaşadığımız şu geçici dünyada başarılı ve verimli bir hayat sürdürmek istiyorsanız Tanrı merkezli bir yaşam sürün. Eğer “İnsan merkezli”, ben merkezli bir yaşam sürerseniz hayatla başa çıkamazsınız.

Size şunu sormak istiyorum; TANRI MERKEZLİ Mİ YOKSA BEN MERKEZLİ Mİ YAŞIYORSUNUZ?

Her şey size mi bağlı gelişiyor? Tüm varoluş sizin etrafınızda mı dönüyor? İnsanlar çağlar boyu güneşin dünya etrafında döndüğünü düşündüler. Güneş sabah geliyor akşam gidiyor...
Ama şimdiki insanlar bırakın güneşi tüm evrenin kendileri etrafında döndüğünü düşünüyorlar.

Ben merkezli düşünce o kadar tehlikelidir ki Adem ve Havva’nın lütfu kaybetmelerine sebep olmuştur.

Şeytan Havva’ya “Neden bu ağacın meyvesinden yemiyorsun” diye sorunca Tanrı merkezli hareket eden Havva, “Tanrı eğer bu ağacın meyvesinden yersem öleceğimi söyledi” diye yanıt verdi. Havva Tanrı merkezliydi çünkü Tanrı’nın söylediklerini ciddiye alıyor ve uyguluyordu. Yani Havva’nın yaşamı Tanrı’nın etrafında dönüyordu.

Ama düşman yani Şeytan Havva’nın BEN MERKEZLİ olması için kurnazca bir düzen kurdu. “Eğer bu meyveden yersen sen de tıpkı O’nun gibi olursun!” dedi. Havva düşündü ben Tanrı gibi olacağım! Düşünce biçimi aniden değişmeye başladı, Tanrı merkezli olan düşünce hemen ben merkezli düşünceye kaydı! Ve bu meyve bencilce yenildi! Ve o günden sonra her bir insan ben merkezli doğmaya başladı.
Minicik bebekleri düşünün. Sabah saatin 3’ünde acıkan bebek ben merkezli bir şekilde ben acıktım diye avazı çıktığı kadar bağırarak annesini uyandırır. Sabahı beklemez. İnsanlık  tarihinde ben merkezli doğmayan sadece İsa Mesih vardır. Çünkü o kendisi için gelmedi bizim için geldi.
  
Tanrı merkezli olmak çok önemlidir.
Mesela TAPINMAMIZ: Tanrı merkezli tapınma için gelen insan şöyle der; "Ben Tanrı’ya tapınmaya geldim". Canı istesin istemesin, müziği sevsin sevmesin, toplantı kalabalık olsun olmasın ben buradayım ve Tanrı’ya tapınacağım der. Merkez Tanrı’dır.

Ben merkezli düşünce ise bugün kiliseye gitmek istemiyorum! Tapınma müziği iyi değil, televizyonda harika bir film var, zaten çok yorgunum, canım hiç istemiyor, ruhum çok ağır gibi bir çok bahane bulur. Merkezde kim var? BEN! Bazen "BEN" tapınmaya gider AMA: Ben ne der? Buradayım RAB beni bereketle, beni iyileştir, bana iş ver, bana araba ver, bana arkadaş ver, bana sevinç ver...Ben benim için buradayım der. 

Batı dünyasında bazı kiliseler bu düşünce biçimine kapılır ve her şeyi insanların beklentileri ve arzuları ışığında  organize ederler. Katılımcıları memnun eden müzik, atmosfer, görseller, program....Ama şu gerçeği unutmayalım; BAŞLANGIÇTA TANRI...

BEN MERKEZLİLİĞİN SONU
Eğer ben merkezli yaşıyorsam sanki TANRI benim etrafımda dönüyor ve sadece ihtiyaç anımda O’nu bir süreliğine davet ediyorum, çağırıyorum. Eğer ihtiyacım yoksa ya da isteğime ulaşınca Tanrı'yı yerinde kalması için kendimden uzaklaştırıyor ve ben kendim programıma devam edeceğim diyoruz. Yani BAŞLANGIÇTA BEN....olarak yorumlayabiliriz. 
Sonuçta bir problemle/sorunla yüzleşince kendi kaynaklarımız tükenecek kaygı, depresyon, çaresizlik, tükenmişlik sarınca yine RAB RAB beni kurtar diye bağırmaya başlayacağız.

ÖNERİ
Eğer bir adım atıp geri çekilir ve Tanrı’ya bakarsak kendimizin ne kadar küçük, Tanrı’nın ise ne kadar kudretli olduğunun farkına varırız aslında. Tanrı’nın etrafımızda dönmediğini fark ederiz. Bakış açımız çok değişir.

EĞER TANRI MERKEZLİ BİR YAŞAM TARZINA SAHİPSEK BAŞIMIZA NE SIKINTI GELİRSE GELSİN “TANRI BENİM SIKINTIMDAN BÜYÜKTÜR” diyebiliriz. Başıma gelenlere odaklanmaktansa Tanrı’ya nasıl yücelik verebileceğimi düşünmeye çalışırım. Eğer bir sıkıntı, problem ya da beklenmedik bir şeyle karşılaşırsanız demek ki Tanrı için bir şey yapma fırsatı yakalamış olursunuz.

Şu gerçeği unutmayalım biz Tanrı için bu dünyadayız. Tanrı bizim için burada değil. Neden buradayız? Çünkü Tanrı’ya yücelik vermek ve sonsuza dek O’nunla hoş bir paydaşlık sürmek için.

Hayat felsefemiz; Başlangıçta Tanrı, Okulumda Tanrı, İşimde Tanrı, yarın da Tanrı, Diğer gün de Tanrı olmalıdır. 

Yuhanna mektubunda ne diyor: Başlangıçta SÖZ vardı! Yani şimdi Mesih Merkezli yaşamdan bahsediyoruz. 

Maden Eski Antlaşmanın ilk ayetine baktık acaba Eski Ahit’in son ayeti ne diyor? Malaki 4:5-6 Bu ayetler barışmayla ilgli ayetlerdir. Kalplerin onarılmasıdır. Ve ülkeyi lanetlemek istemediğinden bahseder. Tanrı Yaratılışta okuduğumuz gibi yaptıklarının iyi olduğunu  gördü ve hala Eski Antlaşmanın son ayetinde lanetlemek istemediğini söyler. Tanrı elbette yarattığı herkesin babasıdır ayrıca özel olarak İsa Mesih’e iman aracılığı ile kendisine gelenlere baba’dır. Çünkü her birimiz Tanrı’ya düşman olmuştuk.
Galatyalılar  4:4-7 Tanrı oğlunu gönderdi ki bizler de oğul olalım. Bizler artık Tanrı’nın evlat edindiği çocuklarıyız.

Yeni Ahit’in ilk ayeti? Matta 1:1 tüm isimleri okumayalım zaten bu bir nüfus kaydı diyoruz. Ama burada çok ama çok ilginç bir şey var. Eski ahit hangi ayetlerle bitiyordu?
Şimdi Matta 1’e tekrar bakalım. Kaç kere baba ifadesi geçiyor? Birçok kez! Çok harika değil mi? Bu kadar baba kelimesi var, babalar var, verimlilik var. Hem de Yeni Antlaşma’nın ilk ayeti Oğul İsa’dan bahseder. İbrahim’in oğlu olma ifadesi çok önemlidir. Galatyalılar 3: 6-9 İbrahim Tanrı merkezli yaşadı. Sorgusuz sualsiz itaat etti. İbrahim’in anlamı Ulusların babasıdır. Tüm ulusların...Tanrı tüm halklara dokunma kutsamak istedi. İman eden İbrahim’e vaat edilen kutsamaları alır. Galatyalılar 3:16 Kutsama İbrahim’e ve soyuna yani İsa’ya verildi.

Luka 1:31-33 İsa Davut’un soyundan gelecek. Aynı zamanda İsa’nın krallığı da vurgulanır. Kral İsa! Tanrı Oğlu ve Krallar Kralı! Kilisesi aracılığı ile dünyayla iletişimdedir ve yakında gelecek olan Kraldır. Vahiy O’nun yakında geleceğini söyler. Aynı zamanda biz İbrahim’in kutsaması ile çocukluğa alınanlar da İsa Mesih ile sonsuza dek egemenlik süreceğiz.
Yeni Antlaşma’nın son ayeti?  Vahiy 22:20-21 Hazırlıksız yakalanmayalım. İsa Geliyor! Çok yakında geliyor. Gevşemeyelim, pes etmeyelim. Son ayet de güzel bir kutsama içerir.

EA ilk:  Başlangıçta Tanrı vardı! (Tanrı Merkezli Yaşam Tarzı. Tanrı için yaratıldık ve onunla mutlu bir birlikteliğe çağrıldık)
EA son: Babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürecek. (Tanrı’nın yüreği düşmüş çocuklarına dönecek ve insanlığın çocukların yüreği de O’na dönecek.)
YA ilk: Defalarca BABA, BABA, BABA sözcüğü var. Ve İsa’nın Oğul’luğu. İbrahim’in oğlu olarak Kutsamaları alışı ve uluslara aktarımı. Davut’un oğlu olarak Krallığı vurgulanır.
YA son: Son olarak da İsa’nın lütfu vardır. Lütuf, kendi gücünüzle ulaşamayacağınız, hak etmediğiniz, ihtiyaç duyduğunuz şeyfir Lütuf! Haleluya! Bu lütuf İsa Mesih aracılığı ile sizinle olacaktır. Şükrolsun harika vaat değil mi? Tanrı sizi seviyor, kabul ediyor ve kutsuyor.

Eğer birine hoşlanmadığı bir şekilde davranırsanız sizi sevmekten vazgeçebilir. Ama Tanrı’ya ne yapasanız yapın O’nun sevgisini durduramazsınız. O sizi sevmeye devam eder. Elbette Tanrı günahtan nefret eder ama çocuklarına karşı hep sevgi doludur.

Sonuç olarak Tanrı senin yaşamını kurtarmak için birşeyler yaptı. Bu sebeple Tanrı’ya düşman gibi değil O'nun çocuğu gibi davranalım!