18 Aralık 2011 Pazar

İSA’DAN ÖNCE İSA’DAN SONRA (İ.Ö-İ.S)


Bazı olaylar hayatımızı tümüyle değiştirir.
Başka bir ülkeye taşınmak, evlenmek, iş değiştirmek hayat değiştiren deneyimlerdir.
Yaklaşık 25 yıl önce İsa Mesih’i RAB ve kurtarıcı olarak kabul ettim ve hayatım değişti. 12 yıl önce evlendim yine hayatım çok değişti. 9 yıl önce oğlumuz doğdu hayatım biraz daha değişti. Çocuk doğunca uyku düzenimiz değişti. Bebek ağladığında uyandık, ağlamadığında yine uyandık niye sesi çıkmıyor diye kontrol ettik.  Market alışverişlerimiz değişti. Evimiz daha gürültülü oldu. Bebek ağladığında ne için ağladığını keşfetmeye çalışıyorduk. Öfkeden mi, açlıktan mı, altı mı ıslak? Yani bebek hayatımızı çok değiştirdi.

Öyle bir bebek doğdu ki hem kendi evini hem de tüm Dünya’yı değiştirdi. Gelin doğan bu bebek neleri değiştirmiş birlikte bakalım.    

Galatyalılar 4:4-7
“Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlu'nu gönderdi. Öyle ki, bizler oğulluk hakkını alalım.
6 Oğullar olduğunuz için Tanrı öz Oğlu'nun "Abba! Baba!" diye seslenen Ruhu'nu yüreklerinize gönderdi.
7 Bu nedenle artık köle değil, oğullarsınız. Oğullar olduğunuz için de Tanrı sizi aynı zamanda mirasçı yaptı.
8 Ne var ki, eskiden Tanrı'yı tanımadığınız zamanlarda, gerçek olmayan tanrılara kölelik ettiniz.”

MESİH’İN DOĞUMU TARİHİ DEĞİŞTİRDİ.
Galatyalılar 4:4a- “Ama zaman dolunca…”
Yaşadığımız Dünya geçmişi ile şekillenmiştir. Türkiye’de yaşıyoruz, Türkçe konuşuyoruz. Çünkü 1071’de Malazgirt Savaşı ile Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya geldiler ve bu topraklara yerleştiler. Atalarımız bu ülkeyi korumak için birçok kişiyle savaşmışlar ve bağımsızlıklarını ellerinde tutmuşlar. Dünya geçmişte olan bir çok önemli olay ile şimdiki şeklini almıştır. Ama hiçbir olay Beytlehem’de doğan İsa Mesih’in etkilediği kadar etkilememiştir. Ne gibi etkileri olmuştur?

Hayatımızda tarihlerin önemi vardır. Sütün son kullanma tarihi, evrakların geçerlilik süresi, Cumhuriyetin İlanı… Bu tarihler nereden geliyor? İsa Mesih’in doğumundan geliyor. İsa’dan Önce ve İsa’dan sonra…
Aslında Mesih İsa birçok alanı etkiledi. Şöyle düşünün, eğer kütüphanelerde bulunan ve içinde Mesih İsa’nın adının geçtiği tüm edebi eserleri silsek, içinde Mesih’in resimleri bulunan resimleri yok etsek, heykelleri kırsak eminim geriye çok az bir bakiye kalırdı.
Özetle eğer İsa Mesih doğmamış olsaydı insanlık tarihi çok farklı olacaktı. AMA PAVLUS’UN DEDİĞİ GİBİ MESİH TAM ZAMANINDA DOĞDU! VE TARİHİ DEĞİTİRDİ. O daha da fazlasını yapmak istedi, bizim kişisel tarihimizi de değiştirmek istedi.

2.Korintliler 5:17
Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.

İsa Mesih Dünyaya girdiği andan itibaren Dünya tarihini değiştirdi. Aynı şekilde bir kişinin hayatına da girince o kişinin tarihini değiştirir. Neler değişir?

1-KİŞİNİN YAŞAM YÖNÜ DEĞİŞİR. Artık kişiyi günah değil, Mesih yönetir. Kişi Mesih’i ve hayatı için yapılmış planları takip eder. Arzular değişir. Artık Tanrı’yı hoşnut etmek arzusu olur. Elbette günahla mücadele devam eder ama nihai olarak Tanrı korkusu ve sevgisi egemendir. Kişi düşse bile Mesih tarafından bağışlanmayı, temizlenmeyi arzular.
2-MESİH HAYATIMIZA GİRİNCE GELECEĞİMİZ DEĞİŞİR. O asla geçmişimizi silmez. Ancak geçmişle nasıl bağlantı kuracağımıza, şimdiki anı nasıl yaşayacağımıza ve geleceğe yönelik umut ve arzularımızı değiştirir. Bu deneyimi yaşadınız mı? Bakın kişi çok çok iyi olabilir, hatta dindar bile olabilir ancak Mesih hayatına girmemişse bu olağan üstü deneyimi yaşayamaz.

MESİH HAYATIMIZA GİRİNCE TANRI İLE OLAN İLİŞKİMİZ DEĞİŞİR:
Galatyalılar 4: 4b-5
Tanrı ile ilişkinizi bir cümle ile tarif edin dersem ne söylerdiniz? Duralım ve birkaç saniye düşünelim. Düşününce belki bir Hıristiyan olarak Tanrı ile aramda her şey yolunda bir sorun yok diyebiliriz. Peki neden?
İsa Mesih konuşmaya başladığında hep TÖVBE edin derdi. Yani düşüncenizi, yaşamınızı değiştirin derdi.
Pavlus kefaretten bahseder. Kadından doğan bizi Yasa’dan kurtarmak için ve oğullar olalım diye doğdu.
Kefaret: Satın alma ve özgür kılma anmalarını taşır.

Yuhanna 8:34
İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir" dedi.
Günah işleyen herkes köle olur.

Hezekiel 18:20
Ölecek olan günah işleyen kişidir. Oğul babasının suçundan sorumlu tutulamaz, baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz. Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır.

Romalılar 6:23
Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.

Tanrı kutsal biz ise günahkârız. Kimse günahından kendi başına kurtulamaz. İnkar edebilirsiniz, yok sayabilirsiniz, kaçabilirsiniz ama kurtulamazsınız.

Yuhanna 8:36
Bunun için, Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz.
Tanrı sadece bizi kölelikten özgür kılmak istemedi, aynı zamanda oğulları yapmak da istedi. EVLAT edinildik.
MESİH’İN DOĞUMU TANRI İLE TECRÜBELERİNİZİ DEĞİŞTİRİR.
Galatyalılar 4:6-7
Tanrı’nın çocuğu olana Kutsal Ruh verilir. O yüreğimizde yaşar. O sizin Tanrı’nın çocuğu olduğunuza dair garanti veriri. Artık köle gibi yaşamak zorunda değiliz. Göksel Baba’nın çocuğu gibi yaşamalıyız. O’nun yüreğine ulaşmak için kendi yöntemlerimizi denemeye gerek yok. Gerçekten Tanrı bu şeyleri sağlar mı? Bunun cevabını bulmanın yolu İsa Mesih’e iman etmektir.  

12 Aralık 2011 Pazartesi

Noel Bayram'ı İçin Nasıl Hazırlanabiliriz?


Yaşlı bir kadın çocukları ve torunlarına Noel hediyesi almak istemiş ancak hepsine ayrı ayrı hediyeler seçmek, paketlemek ona çok zor görünmüş. O da her birine güzel bir kart yazar, içlerine de para koyup gönderirim diye düşünmüş.
Birkaç gün sonra kadıncağız kartları gönderdiğinde içlerine para koymadığını fark etmiş.
Düşünün torunlar kartlarını açıyorlar ve içinde büyükannenin notunu okuyorlar “Kendine istediğini al!” Bazen hazırlıklarımız bizi çok yıpratır ve hayal kırıklıkları yaşatabilir.  

Bazen hazırlanmak, düşündüğümüzden biraz daha fazla zaman alabilir. Özellikle Noel’de.

Elbette biz Türkler Avrupa ve Amerika ülkelerinde yaşayan Hıristiyanlar kadar yoğun bir hazırlık yapmıyoruz. Yine de Aralık ayı gelir gelmez birçoğumuz evin gizli köşelerine saklanmış ağaçları, süsleri bulup çıkartırız. Ağaçları kurar, ışıklarımızı ve dekoratif süslerimizi asarız. Kurabiyeler, pastalar pişer, çocuklar için hediyeler hazırlanır, aslında hediye alışverişleri/takası için alışveriş yapılır. Kilise için ilahiler prova edilir, konuşmalar hazırlanır, davetiyeler basılır ve dağıtılır, evlerde misafirler ağırlanır, meraklılar ile toplantılar düzenlenir… Yani zaman NOEL’e hazırlanma zamanıdır…

Peki tüm bu sayılanlar içinde acaba kalbimizi hazırlamak için biraz zamanımız var mıdır?

Yeşeya 40:3
“Şöyle haykırıyor bir ses: "Çölde RAB'bin yolunu hazırlayın, Bozkırda Tanrımız için düz bir yol açın.”
Bu ayetler Vaftizci Yahya’nın hizmetinden bahsetmektedir. Ayet projeler yapmaktan, teknik hazırlıktan bahsetmiyor ama İsa Mesih’e hoş geldin demek için kalbin hazırlanışından bahsediyor. Bugün bu çağrıyı tekrarlamak istiyorum ve hazırlık için 3 tavsiyede bulunmak istiyorum.

I.TEKRAR ÇOCUK OLMAK
Belki bazen bayramların sadece çocuklar için olduğunu düşünebiliriz. Bizim evde sanki bayram en çok oğlumuz tarafından bekleniyor. Acaba biz yetişkinler İsa Mesih’in doğumunu kutlamak için çok mu yaşlıyız? Eğer öyle düşünüyorsanız biraz çocuklaşmak iyi olur.
İsa Mesih’in Nikodim ile yaptığı sohbette ilginç bir tabir kullanır. Tanrı’nın Egemenliğine girmenin tek yolunun yeniden doğmak olduğunu söylemişti İsa Mesih. Ve bu söz Nikodim’in kafasını karıştırmıştı.
Buna benzer başka bir ifade daha İsa Mesih’in ağzından duyulmuştu.             
Luka 18:15-17
Bazıları bebekleri bile İsa'ya getiriyor, onlara dokunmasını istiyorlardı. Bunu gören öğrenciler onları azarladılar.
16 Ama İsa çocukları yanına çağırarak, "Bırakın, çocuklar bana gelsin, onlara engel olmayın!" dedi. "Çünkü Tanrı'nın Egemenliği böylelerinindir.
17 Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği'ni bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez."

İsa Mesih bu sözler ile ne demek istemiştir?
İsa Mesih ne demek istememiştir bakalım:
-Büyümek problem değil.
-Çocuklar elbette her zaman küçük melekler değiller.
İsa Mesih yaşça büyümemize rağmen aslında Dünya’sal birçok konuda büyümediğimizi de vurgulamak ister. Affetmeme, öfke, bencillik, gibi olumsuz konularda çok eksiğiz, gelişemiyoruz. Gelin bu bayram döneminde bu konularda çocuk gibi olalım.

TÖVBE EDELİM:
-Belki birisi ile sorununuz var, bağışlayın. Tıpkı çocuklar gibi, kavga ederler birkaç dakika sonra oynamaya devam ederler.
-Çocuklar birçok konuda yetişkinlere bağımlı ve onlara muhtaçtır. Bu bayramda da Tanrı’ya muhtaç olduğumuzu, onsuz birçok şeyi yapamadığımızı hatırlayalım. Eğer çocuğun iyi anne-babası varsa yiyecek içecek için kaygılanmaz, elbiseleri hakkında fazla düşünmez, okula nasıl ulaşacağını tasa etmez. Çocuk tamamen ailesine güvenmektedir.

Matta 7:9-11
Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir?
10 Ya da balık isterse yılan verir?
11 Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız'ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?       

İsa Mesih bize babasına bağlı bir çocuk gibi olmamız gerektiğini hatırlatır.
Yaptığı konularda kendisine güvenen değil yapamadığı konularda Babasına güvenen bir çocuk gibi olmamızı ister.

Çocuklar Dünya’yı bizden farklı algılarlar. Basit şeylerle sevinip heyecanlanırlar. Kayan bir yıldız görmek, bir tırtılın sürünmesi, karıncanın koca bir yaprağı taşıması, Davut ile Golyat’ın öyküsü…onların çok dikkatini çeker. Ama bizler bu konular için fazla büyüğüz, ilgilenmeyiz bizi çok heyecanlandırmaz.

Sanki aynı şekilde Noel’de bizler için sıradan bir gün gibi mi olmaya başlıyor? O zaman durup tekrar düşünelim. İsa Mesih niçin geldi, nasıl geldi? Merakla düşünelim, araştıralım. O’nun yüceliğini ve iyiliğini derinlemesine hissetmeye çalışalım. TIPKI BİR ÇOCUK GİBİ.

Dünyada ne harikalar yapmış, doğada, evren ve özellikle sizin hayatınızda neler yaptı ve yapmaktadır.

II. VERMENİN BEREKETİNİ KEŞFETMEK
Bir kişi: Noel hediyesiz Noel olmaz demiş. Genelde bayramlarda hediyeler alınır ve verilir. Bu söz bir anlamda doğrudur. Ancak VERMENİN BEREKETİNİ keşfettiğimizde anlam kazanır.

Elçiler 20:35
Yaptığım her işte sizlere, böyle emek vererek güçsüzlere yardım etmemiz ve Rab İsa'nın, 'Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur' diyen sözünü unutmamamız gerektiğini gösterdim.
İsa Mesih “vermek almaktan iyidir” demiştir.

Luka 6:38
Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız."

Problem bu ayeti okuyoruz ama emin miyiz?
Toplumumuz almak vermekten iyidir ilkesini yaşıyor. Tüketmek, hep almak ama vermemek…
Çocuklarımız bile bayramlarda genelde “bana ne alacaksınız” derler. Acaba bu bayramda ne verebilirim demezler.

Amerika’da Noel zamanı büyük bir alışveriş çılgınlığı olur. Mall’lar çarşılar insanlarla dolar, trafik kilitlenir ve abartısız insanlar 1000’lerce dolar harcarlar. Ve genelde bayram döneminde Salvation Army isimli bir yardım kuruluşu çarşılarda malların yanında yardım toplamaya çalışırlar. İçeride binlerce dolar harcanır ama bu yardım kurumlarına birkaç sent verilir. Bu durum düşündürücüdür.   

Birbirlerimize hediye almak ya da değiştirmek çok iyidir. Ben de hediyeler almayı, açmayı severim. Ancak bir de şöyle düşünün; Bir açı doyurmak, yalnız birini ziyaret etmek, birisine yürekten gelen birkaç cümle ile bir teşvik kartı vermek ne kadar hoş olur.

Orta doğuda bir ülkede yaşayan bir Amerikalı adam Noel zamanı nasıl bayram kutlayacağını düşünmüş. Ancak ne katılacağı bir kilise ne de bir etkinlik varmış. Gidip şeker satın almış ve sokaktaki çocuklara dağıtmış. Çok basit ama hoş bir uygulama. Vermek almaktan iyidir.

Yuhanna 3:16 Tanrı….biricik Oğlu’nu verdi…

Bu bayramda sizleri vermenin bereketlerini keşfetmeye davet ediyorum. Alacağınız hediyeler ile sevinin ancak veren kalbin coşkusunu da yaşayın.

III. IŞIKLARI YAKIN.
Filipililer 2:14-15
Her şeyi söylenmeden ve çekişmeden yapın ki, yaşam sözüne sımsıkı sarılarak aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı'nın lekesiz çocukları olasınız. Öyle ki, boşuna koşmadığımı, boşuna emek vermediğimi görerek Mesih'in gününde övünecek bir nedenim olsun.

Işıkları çok severim. Renkli yanıp sönen ışıklar. Özellikle ağaca astığımız o renkli olanları. Bu konuda Amerikan halkına hayran kaldım. Evleri, bahçeleri ışıl ışıl oluyor.
İsa Mesih “Dünya’nın ışığı Ben’im” dedi.  Ve aynı zamanda Dünya’nın ışığı sizsiniz dedi. Pavlus aynı gerçeği tekrar eder. Dünya’nın İsa Mesih’siz koyu bir karanlıkta olduğunu ve bu karanlık dünyayı bir şekilde kilisenin aydınlattığını söyler.
Bizim diğerlerinden farklı yaşamamız gerekiyor. Herkes kızıp şikayet ederken bizim şükretmemiz, herkes öfke ve kinle doluyken bizim sevmemiz ve bağışlamamız gibi davranışlar ile farklılığımız göstermeliyiz. Yani IŞIK GİBİ PARLAMALIYIZ.

Matta 5:16
Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız'ı yüceltsinler!"
İnsanlar Noel’in İsa Mesih’in Doğuşu olduğunu bilmeliler. Ama aynı zamanda O’na iman edenlerin hayatında neler olduğunu da açıkça görmelidirler.
Şunu da bilmeliyiz ki aslında kendi doğruluğumuzu gösterme zamanı değil İsa Mesih’i yansıtma zamanıdır. Tıpkı Ay gibi olmalıyız. O kendi ışığını değil, Güneşin ışını yansıtır. Aynı zamanda bu ışığın diğer insanların hayatına da parlaması için aracılık etmektir. Bunun için kendinizi hazırlamanız gerekir.
1.Petrus 3:15
Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun.
Bu NOEL’de Çocuklar gibi olup, vermenin bereketleri ile parlayabiliriz.  

6 Aralık 2011 Salı

İMAN ve KAYGILAR


OKUMALAR:
Mezmurlar 37:3-7
Sen RAB'be güven, iyilik yap, Ülkede otur, sadakatle çalış.
4 RAB'den zevk al, O senin içindeki istekleri yerine getirecektir.
5 Her şeyi RAB'be bırak, O'na güven, O gerekeni yapar.
6 O senin doğruluğunu ışık gibi, Hakkını öğle güneşi gibi Aydınlığa çıkarır.
7 RAB'bin önünde sakin dur, sabırla bekle; Kızıp üzülme işi yolunda olanlara, Kötü amaçlarına kavuşanlara.

2.Korintliler 5:7
"Gözle görülene değil, imana dayanarak yaşarız". 
En son ne zaman ve ne için kaygı duydunuz? Ya da bu günlerde sizi kaygılandıran bir konu var mı? Biz hayatımız boyunca hem kaygıyı hem de imanı deneyim ederiz.  

KAYGI: Genelde kontrolümüz dışında olan ve sonucunda ne olacağını çok tahmin edemediğimiz ya da istenmeyen durumların ortaya çıkacağı endişesidir.
Kısacası bizi kaygılandıracak milyonlarca konu olması muhtemeldir. İman ise geleceğe ümitle bakmamızı sağlar.
İMAN: hayatımızı ve durumları Tanrı’nın eline bırakma eylemidir.
İMAN ve KAYGI asla birlikte olamaz.
Her ne zaman yönetimi, kontrolü Tanrı’nı verirsek, O’na tam olarak güvenirsek kaygı ve endişeden özgür olabiliriz. Yalnız Tanrı’ya en iyiye ulaşma arzusundan vazgeçerek, öğütler vermemek önemli bir ayrıntıdır.  
I-KAYGIYLA DOLU OLDUĞUMUZDA İMANIMIZ OLMAZ, İMANLA DOLUYSAK KAYGI ÇEKMEYİZ
1-İman, durumları görmeden harekete geçmektir. (Arkan dönük sandalyeye oturma eylemi)
   -İman işaret ve duygulara bakmaz. (Durumlar çok kötü görünebilir.)
   -İman basitçe Tanrı’ya güvenmektir, çünkü O Tanrı’dır.
   -İman; bir adımdır. İsa….BANA GEL…dedi. (Matta 14:29)
   -İman bir el uzatmadır. Elimizi İsa Mesih’e uzatırız. (Teslim olmak)
   -İman görünmeyen şeyleri görmektir. (Duvar arkasında ne var)
   -İman, itaat sonucu Tanrı’nın sesini duymaktır.


2-İman yolu, sürekli sıradan yaptığımız şeylerin yolu değildir.   
  -İman: kendimiz için yapamadığımız şeyleri Tanrı’nın bizim için yapacağına güvenmektir.
  -İman kendi gücümüzle çırpınmaktan vazgeçip, Tanrı’da dinlenmektir.   


3-İMAN her konuda TANRI’YA bakmaktır. (Hastalıklar, ekonomi, iş, ilişkiler, gelecek…)
  -İman Tanrı Sözü’ne güvenmektir. Sorgulamak ve açıklama beklemek gerekmez.
  -İnançsızlık, Tanrı’nın çalışmasını beklemez kendi yollarını hazırlar.
  -İnançsızlık Tanrı’dan bir şey dilemez ve O’ndan bir şey kabul etmez.


4-İman zafer kazandırır.
  -İman kuşku duymadan istemektir.
  *Markos 11:23
    Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, 'Kalk, denize atıl!' der ve yüreğinde kuşku duymadan     
   dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir.
  *Markos 9:23
    İsa ona, "Elimden gelirse mi? İman eden biri için her şey mümkün!" dedi.
   -İman: bekler, Tanrı’ya güvenir ve bahaneler bulmaz.


5-İMAN Tanrı’yı onurlandırmanın yoludur.
   -İman Tanrı ile işbirliği yaptığımız bir durumdur.
   -Tanrı, sadece kendisine güvenmemizi ister.
    Yeşeya 12:2 “Tanrı kurtuluşumuzdur. O'na güvenecek, yılmayacağız. Çünkü RAB gücümüz ve
    ezgimizdir. O kurtardı bizi”.

II-KAYGILAR ZİHNİMİZİ, CANIMIZI, RUHUMUZU ve BEDENİMİZİ YOK EDEBİLİR.
1-Bedenimizin Tanrı’nın tapınağı olduğunu unutmayalım.
  -Kutsal Ruh’un tapınağına zarar vermek günahtır.
  -Kaygı uzun vadede zihni ve bedeni tüketir. (Akıl ve ruh sağlığı, bedensel sorunlar)
  -Kaygı hiçbir problemi çözmez, hiçbir durumu düzeltmez ve yanlış sonuçlar doğurur.
   Matta 6:27 “Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir?”
   Mezmur 35:7 Her şeyi RAB'be bırak, O'na güven, O gerekeni yapar.
  Yakup 4:2-3 “Bir şey arzu ediyor, elde edemeyince adam öldürüyorsunuz. Kıskanıyorsunuz, isteğinize 
  erişemeyince çekişip kavga ediyorsunuz. Elde edemiyorsunuz, çünkü Tanrı'dan dilemiyorsunuz.3 
  Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna 
  kullanmak için diliyorsunuz”.
  Matta 7:11 Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, 
  göklerdeki Babanız'ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?”


2-İsa Mesih bize doğa aracılığı ile harika bir teşvik verir.
   Matta 6:28-31
“Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne   
  çalışırlar, ne de iplik eğirirler.29 Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile   
  bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle    
 giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar? 31 "Öyleyse, 'Ne 
 yiyeceğiz?' 'Ne içeceğiz?' ya da 'Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın.”
 Matta 10:29-31
İki serçe bir meteliğe satılmıyor mu? Ama Babanız'ın izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez. 30 Size gelince, başınızdaki bütün saçlar bile sayılıdır. 31 Onun için korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz.
               
3-Tanrı sizce kendi benzeyişinde yarattığı biz çocuklarına bakmaya muktedir midir?
  -EVET ve AMİN!


4-Biz bazı zamanlar O’ndan gelen kurtuluşa kavuşacağımıza iman ediyoruz ama günlük konularda güvenmiyoruz.


5-Eğer günlük ihtiyaçlar konusunda Tanrı’ya güvenemiyorsak sonsuz yaşam ile ilgili konularda O’na nasıl güvenebiliriz?   

III. KAYGI ÇEKEN BİR İMANLI TANRI’YI HOŞNUT ETMEZ
1-Tanrısız bir yaşam Tanrısal değerlerden çok dünyevi ihtiyaçlar peşinden koşar.
2-Kaygı ve endişeli bir imanlının tavrı Göksel Krallığa yakışmaz.
3- Kaygı dolu yaşam Tanrı’yı tanımayanların tavrıdır.
*1.Petrus 5:6-7
 Uygun zamanda sizi yüceltmesi için, Tanrı'nın kudretli eli altında kendinizi alçaltın.7 Bütün kaygılarınızı O'na yükleyin, çünkü O sizi kayırır.
İbraniler 13:5
Yaşayışınız para sevgisinden uzak olsun. Sahip olduklarınızla yetinin. Çünkü Tanrı şöyle dedi: "Seni asla terk etmeyeceğim, Seni asla yüzüstü bırakmayacağım."
SONUÇ
-Şunu birlikte düşünelim. Tüm Dünyayı yaratan ve kurtuluşumuz için biricik oğlu İsa Mesih’i Dünya’ya gönderen Tanrı ihtiyaçlarımızı karşılamaz mı?
-Göksel yerlerde bize bir konut hazırlayan Tanrı bu Dünya’da bizimle ilgilenmez mi?
-Şunu iyi bilmeliyiz. Eğer imanımız varsa kaygı çekmeyeceğiz. Eğer kaygı varsa iman olmayacaktır. Hangisini seçeceğiz?
KAYILARIMIZI TANRI’YA VERELİM!

6 Kasım 2011 Pazar

DÜNYA ve TANRI







En önemli yaşam amacınız nedir?
Ne için her şeyimizi feda etmeye hazırsınız? Eskiden söylediğimiz bir ilahi var, (108 numara) “Sana veririm, her şeyimi Yüce Rab’bim sana veririm” Bu ezgiyi söylesek acaba yüreğinizden geçenler ne olurdu?

Tanrı’nın bizler için bir planı var. Ve bu planları kendi yüceliği için kullanmak istiyor. Yani temel değerlerimizi ve bu değerlere karşı olan unsurları bilmek bize çok yardım eder, hayatımıza yön verir.

Kutsal Kitap’ta Demas isimli bir kişi var. Bu kişi dünyayı çok sevdi. (2.Timoteos 4:10)

SORU: Dünyanın tadını mı çıkartmak istiyoruz, yoksa Tanrı’yı mı sevmek istiyoruz.
Tanrı ve Dünya arasında seçim yapmak hiç kolay değildir.
Dünyasal şeyleri çok net bir şekilde görürü, duyarız, tadarız, hissederiz, dokunuruz….
Ama Tanrı’yı somut şekilde görüp dokunamıyoruz. Sanki Dünya daha gerçekmiş gibi geliyor. Her bir insanoğlu Dünya sevgisiyle doludur ve ayartılmaya hazırdır.

Romamlılar 8:5
“Benliğe uyanlar benlikle ilgili, Ruh'a uyanlarsa Ruh'la ilgili işleri düşünürler.”
Romamlılar  8:8-11
“Benliğin denetiminde olanlar Tanrı'yı hoşnut edemezler.
9 Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz. Ama içinde Mesih'in Ruhu olmayan kişi Mesih'in değildir.
10 Eğer Mesih içinizdeyse, bedeniniz günah yüzünden ölü olmakla birlikte, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir.
11 Mesih İsa'yı ölümden dirilten Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih'i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhu'yla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir.
İbraniler 11:24-26
Musa büyüyünce iman sayesinde firavunun kızının oğlu olarak tanınmayı reddetti.
25 Bir süre için günahın sefasını sürmektense, Tanrı'nın halkıyla birlikte baskı görmeyi yeğledi.
26 Mesih uğruna aşağılanmayı Mısır hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı. Çünkü alacağı ödülü düşünüyordu.
Matta 6:33
Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.

NEDEN DÜNYA’YI SEVMEMELİYİZ?
1.Yuhanna 2:15-17
Ayet 15
DÜNYA SEVGİSİ
TANRI SEVGİSİ
Ayet 16
Dünyadan gelir
Tanrı’dan gelir
Ayet 17
Dünya geçer
İtaa eden sonsuza dek kalır
İMANLININ 3 DÜŞMANI
Problem
Çözüm
Dünya 1.Yuhanna 2:15-17
Kaçmak,  1.Timoteos 6:11, 2.Tim 2:22
Benlik Romamlılar 7:18-24
İnkar Etmek, Romalılar 6:12-13, 8:23
Şeytan 1.Petrus 5:8
Direnmek, 1.Petrus 5:9

TANRI’NIN SEVMEMİZİ İSTEMEDİĞİ BİR ŞEY-DÜNYA!

1.Yuhanna 2:15-17
“Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba'ya sevgisi yoktur.
Çünkü dünyaya ait olan her şey -benliğin tutkuları, gözün tutkuları, maddi yaşamın verdiği gurur- Baba'dan değil, dünyadandır.
Dünya da dünyasal tutkular da geçer, ama Tanrı'nın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar.”

1-Dünyanın kurtuluşu

a) Tanrı’nın Dünya’yı kurtarma tasarısı
1.Yuhanna 2:2
“O günahlarımızı, yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır.”

1.Petrus 3:13
“Ama biz Tanrı'nın vaadi uyarınca doğruluğun barınacağı yeni gökleri, yeni yeryüzünü bekliyoruz.”

b)Ama Dünya kurtulmakistemiyor.

c) Bazıları da Tanrı’yı tanıdığını ve kilise ile ilişkide olduğunu iddia ediyor.

*1.Yuhanna 1:6
“O'nunla paydaşlığımız var deyip de karanlıkta yürürsek, yalan söylemiş, gerçeğe uymamış oluruz.”

*1.Yuhanna 2:4
"O'nu tanıyorum" deyip de buyruklarını yerine getirmeyen yalancıdır, kendisinde gerçek yoktur.”

*1.Yuhanna 2:9
“Işıkta olduğunu söyleyip de kardeşinden nefret eden hâlâ karanlıktadır.”

2-Dünya ve Tanrı isteği arasında bir çatışma vardır.

a) Dünyanın farklı bir hükümdarı vardır.
1.Yuhanna 5:19
“Biliyoruz ki, biz Tanrı'danız, bütün dünya ise kötü olanın denetimindedir.”

Yuhanna 14:30
“Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur.”

b) Dünyanın bambaşka bir dili vardır.
1.Yuhanna 4:5
“Sahte peygamberler dünyadandır. Bu nedenle söyledikleri sözler de dünyadandır ve dünya onları dinler.”

c) Dünya, varoluşa farklı bir perspektiften bakar.
 1.Yuhanna 2:15
“Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba'ya sevgisi yoktur.”

Yakup 4:4
“Ey vefasızlar, dünyayla dostluğun Tanrı'ya düşmanlık olduğunu bilmiyor musunuz? Dünyayla dost olmak isteyen, kendini Tanrı'ya düşman eder.”

3-Dünyasallık ile Tanrı arasında bir çatışma vardır.
a) Herkes Tanrı’yı sevmek istemiyor.

Yuhanna 3:16-19
"Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın biricik Oğlu'nun adına iman etmemiştir.
Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü.

b) Dünya bizim ilk göz ağrımız, sevdiğimiz. Herkes dünyayı sevme konusunda denenir!

c) İnsanlar benliğin tutkuları, gözün tutkuları, maddi yaşamın verdiği gururu severler.

1.Yuhanna 2:16
Çünkü dünyaya ait olan her şey -benliğin tutkuları, gözün tutkuları, maddi yaşamın verdiği gurur- Baba'dan değil, dünyadandır.

4-Tanrı’nın sevgisi bizim temelimiz ve motivasyonumuzdur.

a) Bizler sevilenleriz! Ne kadar harika bir haber!
1.Yuhanna 3:1
Bakın, Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize "Tanrı'nın çocukları" deniyor! Gerçekten de öyleyiz. Dünya Baba'yı tanımadığı için bizi de tanımıyor.

b) Tanrı’nın sevgisi bizi dünyayla çatışmaya sokar.
1.Yuhanna 3:13
“Kardeşler, dünya sizden nefret ederse şaşmayın.”

Yuhanna 14:14-17
“Ben onlara senin sözünü ilettim, dünya ise onlardan nefret etti. Çünkü ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.
Onları dünyadan uzaklaştırmanı değil, kötü olandan korumanı istiyorum.
Ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.
Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir.”


c) Tanrı sevgisi bizi dünyasal şeyleri Tanrı’sal amaç için kullanmaya teşvik etmelidir.

1.Korintliler 7:31
Kardeşler, şunu demek istiyorum: Zaman daralmıştır. Bundan böyle, karısı olanlar karıları yokmuş gibi, yas tutanlar yas tutmuyormuş gibi, sevinenler sevinmiyormuş gibi, mal alanlar malları yokmuş gibi, dünyadan yararlananlar alabildiğine yararlanmıyormuş gibi olsun. Çünkü dünyanın şimdiki hali geçicidir.

1.Yuhanna 3:17
“Dünya malına sahip olup da kardeşini ihtiyaç içinde gördüğü halde ondan şefkatini esirgeyen kişide Tanrı'nın sevgisi olabilir mi?”

Yakup 1:27
“Baba Tanrı'nın gözünde temiz ve kusursuz dindarlık, kişinin sıkıntı çeken öksüzler ve dullarla ilgilenmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.”

Luka 12:30-32
Dünya ulusları hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Babanız, bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir.
Siz O'nun egemenliğinin ardından gidin, o zaman size bunlar da verilecektir.
"Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi uygun gördü.

d) İsa Mesih’e olan imanla Dünya’yı yenebiliriz!

1.Yuhanna 5:5
“İsa'nın Tanrı Oğlu olduğuna iman edenden başka dünyayı yenen kim?”

1.Yuhanna 4:4
“Yavrularım, siz Tanrı'dansınız ve sahte peygamberleri yendiniz. Çünkü sizde olan, dünyadakinden üstündür.”

5-Bu çalışmadan ne sonuç çıkartılır?
-Tanrı’ya itaat etmek.
-Kardeşlerini sev.
-Dünya’yı değil Tanrı’yı sev!
-Tanrı’nın sevgisi bize sonsuz bereket ve iyilik sağlar.

1.Yuhanna 5:4
“Çünkü Tanrı'dan doğmuş olan herkes dünyayı yener. Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanımızdır.”



Matta 25:34
"O zaman Kral, sağındaki kişilere, 'Sizler, Babam'ın kutsadıkları, gelin!' diyecek. 'Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!”

Yuhanna 12:25-26
Canını seven onu yitirir. Ama bu dünyada canını gözden çıkaran onu sonsuz yaşam için koruyacaktır.
Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır.

30 Ekim 2011 Pazar

CENNETİN KAPISINDA NE YAZIYOR?





GİRİLMEZ!!
Bazı işyerleri, eğlence yerleri ve klüplerde giriş kapısına bazı bildiriler, uyarılar asarlar.

Örneğin;
-Damsız girilmez,
-Dondurma ile girilmez,
-Köpek ile girilmez,
-Üye olmayan giremez.
-18 yaşından küçükler giremez,
-Askerler giremez... gibi...

Acaba cennetin kapısında ne yazıyor olabilir? Bu konuşmamda bu konuyu biraz incelemeye çalışacağım.

Cennetin kapısında sadece bir tek uyarı var, iki değil sadece bir uyarı var. Basit, yalın ve açık bir bildiri var.

“Yeniden Doğmalısın!”...

İnsanlar nedense kendiliklerinden birçok kriter üretiyorlar, daha çok “dindar” olmaya çalışıyorlar ve kendi doğrularına göre bir giriş bileti hazırlamaya çalışıyorlar. Ama Tanrı gereken şeyi bir kaç bin yıl önce açıkladı bile. Yeniden doğmalısın. Hepsi bu!

Şimdi okuyacağımız bölümde adı geçen Nikodim yukarıda bahsedilen ve kendi doğruları ile cennete gitmeye çalışan bir adamdı. Yuhanna 3:1-21.

1-2Yahudiler'in Nikodim adlı bir önderi vardı. Ferisiler'den olan bu adam bir gece İsa'ya gelerek, "Rabbî, senin Tanrı'dan gelmiş bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Çünkü Tanrı kendisiyle olmadıkça kimse senin yaptığın bu mucizeleri yapamaz" dedi.
3 İsa ona şu karşılığı verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez."
4 Nikodim, "Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?" diye sordu.
5 İsa şöyle yanıt verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez.
6 Bedenden doğan bedendir, Ruh'tan doğan ruhtur.
7 Sana, 'Yeniden doğmalısınız' dediğime şaşma.
8 Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh'tan doğan herkes böyledir."
9 Nikodim İsa'ya, "Bunlar nasıl olabilir?" diye sordu.
10 İsa ona şöyle yanıt verdi: "Sen İsrail'in öğretmeni olduğun halde bunları anlamıyor musun?
11 Sana doğrusunu söyleyeyim, biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz. Sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.
12 Sizlere yeryüzüyle ilgili şeyleri söylediğim zaman inanmazsanız, gökle ilgili şeyleri söylediğimde nasıl inanacaksınız?
13 Gökten inmiş olan İnsanoğlu'ndan başka hiç kimse göğe çıkmamıştır.
14 Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu'nun da öylece yukarı kaldırılması gerekir.
15 Öyle ki, O'na iman eden herkes sonsuz yaşama kavuşsun.
16 "Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
17 Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
18 O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın biricik Oğlu'nun adına iman etmemiştir.
19 Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü.
20 Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz.
21 Ama gerçeği uygulayan kişi yaptıklarını, Tanrı'ya dayanarak yaptığını göstermek için ışığa gelir."

NİKODİM KİMDİR?
-Cennete gidebilmek için yeteri kadar iyi olmaya çalışan,
-Görevlerini iyi bir şekilde yerine getiren,
-Yasa uzmanı, Kutsal Kitabı iyi bilen biriydi.

BİR ÖNDER
-Yuh 3:1 Bu adam bir önderdi. Yani büyük ihtimal Sanhedrin grubunun bir üyesiydi. Bu demek ki o dönemde en yüksek mahkemenin bir üyesiydi. Ayrıca bu şu anlama geliyor, Nikodim bu gruba katılabilecek kadar akıllı, dindar ve uygun yaştaydı.

BİR DİNDAR
-Aynı zamanda dindar bir kişiydi. Çünkü Ferisiydi.

BİR ZENGİN
Resmi kayıtlara göre Nikodim sadece dindar, saygın ve önder değil aynı zamanda da ülkenin en zenginlerinden birisiydi.

Ama bu kişi İsa Mesih’in yanında kendini çok küçük ve günahkâr bir adam gibi hissediyor olmalıydı.

Bu kişi her gün çok emek vererek Tanrı’yı hoşnut etmeye çalışıyor ve her akşam bir şey unutup unutmadığını kendi kendine soruyor olmalıdır. 

Ama eminim ki bir taraftan da uzaktan İsa Mesih’i ve onun yaptıklarını izliyordu.
Umutsuzlar, çaresizler, hastalar, günahkârlar İsa Mesih’e gidiyorlar iyileşmiş, umut dolu, esenlik ve coşku ile İsa’nın yanından ayrılıyorlardı. İşte fark bariz bir şekilde ortadaydı. Dinin, ferisilerin, sistemin veremediğini yapamadığını İsa Mesih yapıyordu.

Ve Nikodim sonunda alçakgönüllü bir şekilde İsa Mesih’i ziyaret edip onunla yüzleşmeye kara verdi. İçinde bulunduğu o sert dini kalıbın içinden sıyırılıp İsa’ya basitçe soru sormaya gitti.

-Nikodim İsa’ya kararlı, araştıran ve saygılı bir tutumla geldi. RABBİ dedi.
Bazılarımız İsa Mesih’e iman ederek yeniden doğdular. Bazılarımız Nikodim gibi bugün sorularına yanıt arıyorlar. Tanrı bugün hepimize sesleniyor. Tanrı’nın Egemenliğine yukarıdan/yeniden doğanlar girebilecekler.

-Eğer yeniden doğmuşsanız gökten doğmuşlar gibi yaşamalısınız. Yoksa bir süre sonra diri imanınız geleneksel bir hal almaya başlar. Göksel değerlerin ardından gitmeli, Ruh ile dolu bir yaşam sürmeliyiz. Bizlerin farklı olduğu diğer insanlarca bilinmelidir. Kutsal Ruh’u göremeyiz ama etkisini hissederiz. O etki aslında aracılığımızla da gösterilmektedir.

Eğer bir Türk Alman olmak istersek olabilir miyiz?
Almanlar gibi giyinse, onlar gibi Almanca konuşsa, Alman yemekleri yese, onların esprilerini öğrense acaba o kişi bir Alman olabilir mi?

OLAMAYIZ! Sadece Alman bir anne ve babadan doğan kişi tam Alman olur. Birisi bir Hıristiyan gibi giyinse, kiliselere gitse, Hıristiyanlarla ezgiler söylerse Hıristiyan olabilir mi? Hayır! Gökten doğmadıkça olamaz.

-Bugün yeniden doğmak için bir şans var. Alçakgönüllü bir şekilde günahlarınızı İsa Mesih’e itiraf edip, hayatınızı O’nun yönetmesine izin verirseniz kurtulursunuz.
Hangi sosyal sınıftan geldiğiniz, yaşınız, ekonomik durumunuz, eğitim seviyeniz, önceden ne kadar günahkar olduğunuz hiç önemli değil. YENİDEN DOĞMALI ve İSA MESİH ile yepyeni bir başlangıç yapmalısınız.    

İsa Mesih harika bir öğretmendir. Herhangi bir sorunuz varsa bugün O’na gelip sorabilirsiniz. O bizi karanlıktan, bilinmeyenden aydınlığa çıkartır. 


16 Ekim 2011 Pazar

KUTSAL RUH-2 (Kutsal Ruh ile Dolu Yaşam





KUTSAL RUH-II
Bugün Yaşam Yolu Kilisesi olarak en çok neye ihtiyaç duyuyoruz? Düşünün kilise olarak neye ihtiyacımız var?

Kendimize ait bir yere,
Paraya,
Yeni imanlılara,
Güzel bir piyanoya,

Aslında size saydığım bu şeylere değil Pavlus’un Efes kilisesine yazdığı mektupta ele aldığı reçeteyi uygulamaya ihtiyacımız var.  

Pavlus onlara Kutsal Ruh’un gücünün aralarında etkin olmasına ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Aslına bakarsanız kilisemizin de ihtiyacı budur. İman ediyorum ki eğer Ruh’la dolu bir yaşam sürersek her şey çok daha farklı olacaktır.

Biz Kutsal Ruh’tan çekinmemeli ve korkmamalıyız. O gerçekten baskıcı değildir. Bize zorla istemediğimiz şeyler yaptırmaz. Şeytan’a ait kötü ruhlar baskıcıdır ve kişinin istemediği şeyleri yaptırırlar. Bir tutsaklık söz konusudur. Ama Tanrı Ruh’u, Tanrıdır ve manipülasyon yapmaz. Tam tersine O’nda özgürlük vardır. Tanrı Sevgidir. Kutsal Ruh’da Tanrı’dır yani Sevgi doludur.

Korintliler 13:4-8
“Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez.
5 Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.
6 Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir.
7 Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.
8 Sevgi asla son bulmaz” der.  

İşte kutsal Ruh’un hizmeti böyle sevgi doludur. Kitap açıkça bizim bu RUH ile dolu olmamızı söyler. Bugün birlikte nasıl dolu olunacağı konusunda konuşalım…

EFESLİLER 5:18-21
Şarapla sarhoş olmayın, bu sizi sefahate götürür. Bunun yerine Ruh'la dolun:
19 Birbirinize Mezmurlar, ilahiler, ruhsal ezgiler söyleyin; yürekten Rab'be ezgiler, Mezmurlar okuyun;
20 durmadan, her şey için Rabbimiz İsa Mesih'in adıyla Baba Tanrı'ya şükredin;
21 Mesih'e duyduğunuz saygıdan ötürü birbirinize bağımlı olun.

Alkol aşırı alındığında insan kontrolünü kaybeder. Kontrolü kaybedince de Özdeyişlerde yazılan sorunlarla karşı karşıya kalır.

Özdeyişler 23:29-35
“Ah çeken kim? Vah çeken kim? Kimdir çekişip duran? Yakınan kim? Boş yere yaralanan kim? Gözleri kanlı olan kim?
30 İçmeye oturup kalkamayanlar, Karışık şarapları denemeye gidenlerdir.
31 Şarabın kızıl rengine, Kadehte ışımasına, Boğazdan aşağı süzülüvermesine bakma.
32 Sonunda yılan gibi ısırır, Engerek gibi sokar.
33 Gözlerin garip şeyler görür, Aklından ahlaksızlıklar geçer.
34 Kendini kâh denizin ortasında, Kâh gemi direğinin tepesinde yatıyor sanırsın.
35 "Dövdüler beni ama incinmedim, Vurdular ama farketmedim" dersin, "Yeniden içmek için ne zaman ayılacağım?"

ŞARAP-KUTSAL RUH BENZERLİKLERİ
-İki durumda da (Şarapla sarhoşluk ve Kutsal Ruh ile doluluk anında) kişi kendisi dışında bir gücün etkisinde kalır.
-Her iki durumda da kişi ateşlidir. Pentikost gününde Ruh’un yol açtığı ateşliliğin taze şaraptan kaynaklandığı sanılmıştı (Elçiler 2:13)
-Her iki durumda da kişinin yaşamı etkilenir.

ŞARAP-KUTSAL RUH FARKLILIKLARI
 -Sarhoşlukta sefahat ve kimi zaman ahlaksızlık varken, Kutsal Ruh ile dolulukta böyle bir şey yoktur.
-Sarhoşlukta özdenetim yitirilirken, Ruh’un meyvesinde özdenetim vardır (Galatyalılar 5:23)

Kutsal Ruh ile doluluk bir armağan gibi de verilir. Mesela Yahya doluluğu annesinin karnında daha doğmadan tatmıştı (Luka 1:15). Yani bir ön koşul olmadan alınır. Ama Efesliler 5:18’de imanlıya dolu olması emredilir. Burada kişiye düşen bir görevden bahsedilebilir. Belli koşullara uymak zorundadır.  Bu durum bir itaat sonucudur.
KUTSAL RUH İLE DOLU OLMAK İTAAT GEREKTİRİR!
KUTSAL RUH’UN HAYATIMIZDAKİ KOŞULSUZ ETKİNLİKLERİ:
1-Kutsal Ruh vaftizi (1.Korintliler 12:13). İmanlı Mesih’in bedenine dahil edilmesidir.
2-Yaşama. Kutsal Ruh imanlının bedeninde yaşar ve kutsallık, tapınma ve hizmet için ona güç verir. (Yuhanna 14:16)
3-Meshetme.  Ruh’un kendisi bunu yapar ve kalıcıdır. (1.Yuhanna 2:27)
4-Güvence ve mühür.  Efesliler 1:13-14

Bu saydıklarımız iman eden her imanlı için gerçekleşen etkinliklerdir. Ancak Ruh ile dolmak bir kez olan bir olay değil bir süreçtir.

  
O zaman nasıl Ruh ile Dolu olabiliriz?
1-      Hayatımızda farkında olduğumuz günahlarımızı itiraf etmeli ve terk etmeliyiz (1.Yuhanna 1:5-9)
2-      Kendimizi tümüyle O’nun denetimine bırakmalıyız. (Romalılar 12:1-2)  Her şeyimizi teslim etmeliyiz.
3-      Mesih’in Sözü’nün içimize yerleşmesine izin vermeliyiz. (Kol. 3:16).Mesih’in Sözü içimizde olursa Ruh’la dolu bir kişi oluruz (Efes 5:19).
4-      Benliğimizden sıyrılmalıyız (Gal. 2:20). Bir kaba ya a bardağa yeni bir şey koymadan önce eskisi çıkartılmalıdır.

KUTSAL RUH İLE DOLUNCA:     
*Mezmurlar okuruz,
*İlahiler söyleriz,
*Ruhsal Ezgiler söyleriz,
*Her şey için şükredin: Sadece sizi hoş hissettiren şeyler değil zor zamanlarda da şükretmek.
*Birbirimize bağımlı olun.

*Bizi Kutsal Ruh yönetmelidir. Konuşmalarımız, hareketlerimizi, düşüncelerimiz, arzularımı Ruh tarafından yönetilmelidir.

TAŞMA, DOLULUK SONUCU OLUR
Taşma doluluk sonucu oluşan bir durumdur. Dolu bardağa bir damla bile koysanız taşar.  Yarıya kadar su ile dolu bardak dolu bardak değildir. İçinde su vardır ama bardak tam dolu değildir. Ne zaman bardak tamamen doldurulur o zaman doluluktan bahsedilir. Yani taşmanın gerçekleşmesi için doluluk ön koşuldur.   

İnsanlar da bazı zamanlar dolarlar ve taşmaya başlarlar. Genel de taşkınlıklar hoş olmayan sonuçlar ortaya çıkartır. Özellikle kişiler sıkıntı ve dert ile dolu olduklarında alkol alıp sarhoş olurlar ve işte o zaman çeşitli taşkınlıklar ortaya çıkar.

Bir imanlı da dolu olmalı hatta taşmalıdır. Ama ne ile, ne zaman, ne kadar?
İmanlılar/Hristiyanlar Kutsal Ruh ile dolu bir yaşam sürmeliler.

NEDEN KUTSAL RUH İLE İLİŞKİMİZDE ZAYIFIZ?
*Kutsal Ruh’u iyi tanımamak. Kutsal Ruh Yuhanna 14:16-17’de Yardımcı, Avutucu, Tesellici birini göndereceğini söyledi.
*Kutsal Ruh’un bizi istemediğimiz şeyleri yapmaya zorlamasından korkmak. Kutsal Ruh bunu yapmaz. Cinler bu yöntemi iyi bilirler ama Kutsal Ruh biz izin verdiğimiz oranda bize önderlik eder. Bize zorla bir şey yaptırmaz. O Tanrı’nın bizden ne beklediğini açıklar. 1. Selanikliler 5:19 Ruh’u Söndürmeyin der! Eğer Ruh’un yönlendirişine sesine kulak vermezsek Ruh’u söndürürüz.